Sunday, January 28, 2007

Ocağın sonları

Girecek Yeni Bir Yol
Yıl olmuş 2007, ocak olmuş bir kaç gün sonra şubat sonra mart, zaman durmiyir hemşerim :) 1 şubat saat 8:30 itibari ile çalışma hayatına başlayacağım hayırlısıyla vatana ve millete hayırlı olmasını temenni ediyorum :D
Paint içindeki sanatsal faaliyetlerimi devam ettiriyorum, :):) çevredende olumlu mesajlar alıyorum :) bakalım çalışmaları sürdüreceğim, bitirdiğimde mutlu olduğum eserleride yayınlamaya devam edeceğim :D kardeşimin bu ne sorularınada cevap vermemeye devam edeceğim ( o resim sanat düşmanı kardeşim, resiim kasaplığa benzemez sanatkarlık sen sınavına çalış bakayim).

İlk resmin ismi "Kıyıdakiler" oldukça zor bir çalışmaydı. Özellikle ilk halinden sonra balıkları bir kaç defa düzeltmem gerekti hoş bi resim oldu ama :)
Şimdi tekrar bakıyorum ve enteresan bişeyler yaptığımı görüyorum :P güzel olmuş takdir ediyorum kendimi :D
.

İkinci resimin adı "Parçalar" çok fazla açıklamaya gerek yok sanırım :D kuşlar bu arada cidden akbabaya benzemiş ama unutmamak lazım onlar kuş değil resim :D bir çeşit halka fil olayı :D
Şekil 1-a'da gördüğünüz gibi parçalar küçük ama resim oluşturabiliyorlar, (resimde küçük çaktırmayın) tuğla bina misali tabi önemli olan temelin sağlam olması :) ikinci resmide koyunca burası iyice sanat galarisi havasına bürünmeye başladı :D böylece bir misyonda üstlenmiş oldum vay canına :D

Bu haftaki üçüncü resmim "Gün" haftanın en sevilen resmi buydu sanırım benimde "kıyıdakiler" 'le birlikte en çok sevdiğim resim buydu.
Sanırım bu kadar etkili olmasında sadelik ve basitlik oldukça önemli faktörler ve tabiki yorumada çok açık :D buyrun yorumlayın :) afiyet olsun...
.

Son resim "Özgür kuş" :) diğer resimlere göre daha hızlı yaptığım bir resimdi kuşumuzun kanatları oldukça yorucuydu :)
Bunlar dışında bir resme başlarken düşündüklerimle resmin son halinde düşündüklerim arasındaki fark beni oldukça düşündürdü :P alınan yol insanı değiştiriyor ve bu resme yansıyor. :)
Evet bu haftalık sergimiz bu şekilde cereyan ediyor :D pastel renkler oldukça ağırlıklı paintte daha çok renk istiyorum tabi benim için ne değişr bilmiyorum :D:D:D
Hafta başında Uşak'ta olduğum için fazla müzikte dinleyemedim haftanın en çok dinlediğim şarkısı U2'nun "Sunday Bloody Sunday" şarkısı olmuş. Bu şarkıyı bulmamda "Bloody Sunday" filmini izlememle alakalı oldu zaten.
Son dönem izlediğim en iyi filmlerden biriydi hiç kuşkusuz enteresan kurgusu, kusursuz çekimler, olaylar arası bağlantılar gerçekten güzeldi.
"Bloody Sunday" mutlaka izlenmesi gereken bir film. İyi niyetli insanların gösterdiği iyi niyetli çabanın kötü niyetli insanların müdahalesiyle pek iyi niyetli olmayan insanları güçlendirmesiyle ilgili güzel bir saptama :)
Filmi izleyen çok kişi olduğunu düşünmediğim için daha fazla ayrıntı vermiyorum :D izleyin muhtemelen sevicek ama mutlaka takdir edeceksiniz :D
Bunlar dışında cnbc-e'de dizi seanslarım devam ediyor. Değişiklik olarak artık "six feet under" ve "southpark"'ı izliyorum :)
Aslında "six feet under"'ı hala anlama ve alışma aşamasındayım. Az kaldı yakında anlayıp yorum yapabilecek aşamayada gelicem inşallah :D

.
Malesef bu blog girişini biraz olumsuz bir şekilde bitiricek sevdiğim, ve özellikle saydığım ender politikacılarda İsmail Cem'i kaybettik. Gerçekten üzüldüm. Kendisine oy bile atmıştım seçimlerde seçilemeyeceğini bile bile attım o garip seçimlerde, birilerinin kazanıcağına diğerlerine atılan oyların boşa olacağına inandırıldığımız seçimlerde. Kendisi Türkiye'ye çok faydalı olabilecekken çeşitli sebeplerden dolayı gereğinin 10'da birini yapamamış, katkı sağlaması engellenmiş bir politikacıydı. Umarım unutulmaz, ve birilerine örnek olur ama sanmam biz ya beline silah bağlayanı yada ağzını bozmadan cümle kuramayanları örnek alıyoruz insanı örnek almak olmaz.(Yanılmıyorsam Uğur Mumcu'nun ölüm yıl dönümünde aramızdan ayrıldı Uğur Mumcu suikastinide hala hatırlıyorum)
Bu ayın bitmesi Türkiye açısından hayırlı olacak sanırım Ermeni asıllı gazeteci-yazar Hrant Dink'te garip bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. Çok mu severdim hayır, takip edermiydim ona da hayır ama bir bakıma artık bu gazeteci-yazar suikastleri Türkiye için biraz falza olmaya başlamadımı Ermeni asıllı olması vurgulansada hedef olmasını sağlayan yazar olmasıydı. Suikastin ardından kalabalıklar hem gazetesinin önünde hemde cenazede gözüktüler. İlk gün gazete önünde saçma sapan pankartlarda vardı abuk sabuk gruplardan ama çok ses çıkarmadılar, cenazeyede teröristler sahip çıkmaya çalışsada pek etkin olmadılar. Bir grup "Hepimiz Hrant Dinkiz" ve "Hepimiz ermeniyiz" yazılarına aşırı tepki verdi. Açıkçası doslar alışverişte görsün tipi bir tepkiydi bence. "Hepimiz Hrant Drnk'iz" sözüne biz mehmediz şeklinde yaklaştı , basit bir cinayet tepkisini algılayamadıkları fikrindeyim. Eş değeri kara murat benim hayır benim şeklinde de gösterilebilir. "Hepimiz Ermeniyiz" lafını inceleyince daha ilginç yerlere varabilir. Bu hafta bikaç defa kullandığım ifadeyle hiç birimiz "ötüken hava yollarıyla" türkiyeye varmadık. Orta asyadan çıkışların başlaması milahtan önceden başlar ve son 1500 yılda oldukça youğunlaşır. Basit oran orantı kanunlarıyla yol üstündeki bütün halklarla karışmış olduğumuz görülebilir :) bence Türk olmanın özelliğide bizi ne doğulu ne batılı olmaya iten gerçek güçte bu. Bence Türklerde kimlerin geni vardır çok yanlış bir soru doğru soru Türklerde kimlerin geni yoktur. Sanırım Haiti yerlileriyle zimbavbeliler dışında bu dünyada herkes bizden :) ve biz onlardanız. İşte tam bu yüzden onlar ne yapabiliyorsa bizde yapabiliriz, düşünme tarzımız dışında çok büyük bir farkımız yok:)
Sağlıcakla kalın. Kendinize iyi bakın çok yakında görüşeceğimiz fikrindeyim :D

Tuesday, January 16, 2007

I am back...


Omg bişey yazmayalı 1 ayı geçmiş, neler oldu bu arada hmm sınav mınav oo tabi yılbaşı ve bayram geçti, iş dünyasında ilerleme kaydettim :P bu konuya ilerleye günlerde değinirim. Başka ne oldu nip/tuck'ın sezon finali oldu gerildim bayaaaaa :)
Carver'ın kim olduğunuda öğrenmiş olduk, tabi bunun bedeli olarak pazar gecesi rüyamda neşterler uçuşuyodu(yok bu kısmını abartıyorum).
Ayrıca cnbc-e'yi x-files,battlestar galactica, nip/tuck ve southpark'ı pazar akşamı 21:00'dan itibaren verdiği için kınıyorum. Uykusuz pazartesilerimin sorumlusu ilan ediyorum. :)
Bu arada Battlestar galactica'da ikinci sezon heyecan içinde devam ediyor :)
Başka neler yaptım evt gene cnbc-e'de "10 things I hate about you"'yu izledim eğlenceli bir filmdi herkese tavsiye ederim. :)
Filmlere devam edelim,hmm evt uzun zaman önce izlemek istediğm ancak izleyemediğim 2 filmi izleme fırsatına sahip oldum VCD olsada film filmdir, ilk olarak Serenity'i izledim, gerçekten sürükleyici ve eğlenceli bir film, lüzumsuz bir kaç aksiyon sahnesi dışında bilimkurgu filmleri adına güzel bir örnek.
İzlediğim diğer film the Immortel (Ad Vitam) enteresan bir kurgu, garip bir hikaye arada biraz kopukluklar ama genede filmi sevdim arada kopuk şeyler iyi gidiyo :)
"Horus: You believe in God?
Nikopol: I don't even have that to fall back on.
Horus: I suggest you believe in me, Nikopol.
Nikopol: Do I have a choice?
Horus: I am afraid not." :)
Hala google'ı okuyorum en azından kağıt üstünde :) daha çok TQM okudum aslında, daha sonra distributed operating system kitabı tanenbaum amcanın başka bişeyler daha okudum ama şu an hatırlamıyorum :)
Idefix'ten bir 25 ytl'lik hjediye çeki daha kazandım :) sanırım yemeksepeti.com'u biraz fazla kullanıyorum :D ama hayatta kalmak önemli :) tanrı yemeksepeti.com'u korusun :) serverları teklemesin. ve Amin.
Başka başka kotamı tekrar aşmayı başardım sayılır 2.9GB'tayım. Sanırım Macbeth dokundu kotama :P
Evt MACBETH demişken hayatımdan 3 gün yedi Multi Criteria Dicision Making konusundaki MACBETH'in algoritmasını bulmak. En sonunda 45 sayfalık bir paperın 35. sayfasında algortimayı bularak görevi tamamladım meğer aşırı basitmiş.

Diğer Macbeth ise bir İtalyan gothic/doom metal grubu, uzun zamandır elimde olan "Romantic Tragedy's Crescendo" albümünden beri müzikleri oldukça değişmiş. Özellikle son albümleri "Malea Artes" ile doom kısmını tamamen bırakmış gibiler. Vokaller tamamen temiz seslere teslim olmuş :) Hmm eskiden daha vurucu bi müzikleri vardı ama kendileri bilirler. Önemli olan müziği yapanın sanatını icra ederken hissettikleri bizim söylediklerimiz ancak bizi bağlar :D
Müzik açısından The Gathering'e biraz daha yaklaşmaya çalışıyorum ama bir sürü albümleri var, bu yüzden çok yavaş oluyor yaklaşımım :D
Emule'un dönüşüyle kotamın doluşu nedense exponensiyel bir artışa gitti. Hayırlısı :) the gathering'n "Sleepy Buildings", "Accessories" gibi yakın dönem albümlerine ağırlık veriyorum ve "Home" albümüne yakın bir zamanda konserlerini bekliyorum 2 yada 3. kez ertelenmesine rağmen umudumuzu kaybetmeye gerek yok (en azından şimdilik :) )
Bunların dışında sanatımı icra etmeye devam ediyorum :P
Şekil-1a'da gördüğünüz sergilemeye değer bulduğum son yapıtım biraz izlenimci, çok azda cubic galiba ama emin değilim :D
önemli olan gerçekten sevdim bu resmi :) belki yakında yağlı boyaya falan geçerim bakalım zaman ne göstericek :) bu arada eserin adı "freeforall" neden derseniz bilmiyorum içimden öyle geldi :) unutmadan bill amcayı microsoft windows'a paint'i koyduğu için tekrar teşekkür ediyorum o olmasa başaramazdım :D gerçekten çok yetenekli bir program :D tekrar gözlerinden öpüyorum :D
Bu arada gelir vergisi de amma çokmuş insanın geliri olmayınca farkedemiyor :D %30 civarı direk kanatlanacak paranın vay be puff. :) Başka enteresan bişey yaptım mı? Uzun bir aradan sonra mandalina aldım henüz yiyemedim ama olsun :D masada duruyor. Çöplerin %70'ini çıkardım insanlar korkmasın diye tamamını çıkaramıyorum :D bulaşık makinesinde sakin sakin duran bir çay bardağı (evde bardak kalmayınca çay bardaklarını kullanıyorum kola içmek hiç verimli değil) kendisini yere atmak suretiyle intihar etti, elektrik süpürgesiyle olaya müdahale etmek zorunda kaldım :)
Bunların dışında Last.fm'de "europeans against the world" grubunun cities treadine izmir fotoğrafları koydum, gerçekten istediğim gibi fotolar bulmakta zorlandım ama genede güzel bi karışım yaptığım fikrindeyim :) pek ilgi görmediler ama doğu avrupa şehirleri daha fazla ilgi görüyor şimdilik.
Sanırım şimdik bu kadar yeter, ne diyorsunuz :D yetsin yetsin :) söz bidaha bu kadar ara vermeyeceğim :D şimdilik elvada :P
Sibar Kaan MANGA

Friday, December 15, 2006

Zaman akmaya devam ediyor


Hayat Sıkıcı
Bu aralar sanırım en çok sarf ettiğim söz bu "hayat sıkıcı", tmm kabul sıkıcı ama o zaman daha az sıkıcı yapmakta bizim elimizde olmalı değil mi? :) Ben ne yapıyorum daha az sıkıcı olması için www.yemeksepeti.com'dan kazandığım "Memoirs of a Geisha" film müziğimi yollayıp yollamadıklarını sordum, yollandığını hatta apartman görevlisi tarafından alındığını ilettiler. Bende bina içinde küçük bir yürüyüş ile cd'me kavuştum :) albümü 1 defa dinledim güzel bir ilk izlenim edindim bakalım ileride neler düşüneceğim.
Bunun dışında idefix'ten de 25 ytl indirim kazanmıştım. O hakkımıda kullandım, bir sürü bir sürü (5 adet) garip! değişik! yararlı olabilecek (mi acaba?) kitap siparişi verdim. CEO olma yolları, proje yönetimi, gibi kariyer ve kişilik geliştirme kitapları sipariş ettim. Okudukça yorumlarımı sizlere yani hiç olduğunu zannetmediğim okuyucularıma sunacağım :D


Google'ın Büyülü Öyküsü
Google'ın hikayesini 4-5 ay önce almayın düşünmüş almamış daha sonra aramış ama bulamamıştım en sonunda cnbce bussiness dergisinin hediyesi olarak almayı başardım. Ve okumaya başladım ...
Kitap oldukça ilginç bazı teknik detaylara da girerek oldukça değerli bilgiler veriyor. Bir çok bölümünde gerçekten çok önemli noktalara değiniyor ve bu noktaları açıklıyor. Henüz tamamını okumamış olsamda gerçekten çok değerli bir eser olduğunu anlamaya yetecek kadar okuduğumu düşünüyorum ancak tek bir şikayetim var ....
Evet tek şikayetim var ve bu güne kadar böylesine şikayet etmemiştim benzer durumlarla ilgili ama bu sefer gerçekten durum çok vahim. Mesele çevirisi :( malesef bu kadar değerli bir eser sanki bilerek ve isteyerek, biz anlamayalım, veya sadece Türkçe'ye çevrilmiş gözüksün diye çevrilmiş, ingilizceden çevirisi 3. sınıf çeviri ders kitapları gibi her paragrafta ya bu kadar olmaz, acaba bu kelimeyle neyi kastetmiş, bu cümlemi bişey ifade etmiyor yoksa bende mi sorun var şeklinde sorular gündeme geliyor. (kafada soru işareti bırakan kitaplar listemde 1 numara oldu) Terimleri çeviriken sağa sola köşeye parantez içine, dip nota orjinallerini yazmayı hiç bir şekilde akıl etmemişler.(3. bölüme kadar böcek olarak çevrilen şeyin bu bölümde parantez içinde böcek veya örümcek denmesi oldukça garip) teknik terimler anlaşılmaz kelime öbekleri halinde ama bu bile kitabın ana fikirlerini kavramaya uzak değil.
Umarım kitabı kısa zamanda okuyup bütünü hakkındaki görüşlerimide iletirim. Şimdilik bu kadar esenlikler sizlerle olsun. :)

not: Bilmiyorum önceki yazılarda belirtmiş miydim kayıp kitabım "frenkenstein" (daha önce 3 defa bakmama rağmen) annem tarafından yatağın altında bulundu :) mutlu oldum :D

Saturday, December 9, 2006

Şarkılar, şarkılar, şarkılar ...

Müzik ve Şarkılar
İnsan beyni çok garip işleyen bir cihaz, en zor anda farkında olmadan gerekli kararları aldıran, en rahat zamanda kararsızlığın karanlığına sürüklenen, bir önceki öğünde ne yediğini hatırlamayan ama 10-15 yıl önce başına gelen bir olayı en ince ayrıntısına kadar hatırlayıp tekrar yaşatan bir yapı.
Hmm duruma daha dar yaklaşıcak olursak, her zaman hafızam zayıftı, bilmiyorum balık olmamdan mı kaynaklanıyor (galiba bir sonraki yazı konumu buldum :) yoksa genetik mi yada ben geliştirmeye çalışmadığım için mi düşük kapasitede çalışıyor bilmiyorum. Bu konudaki iddiam şu beyin hiçbir şeyi unutmaz, her şeyi elinden geldiğince kaydeder, çok kullanılanları omurilikle ilişkilendirir, az kullanılanları dosyalar dolaplara zamanı gelince incelemek üzere kaldırır. Ve bazı şeyleri bilinç altı dediğimiz kilitli kasalara kaldırır. Her zaman ordadır arasıra orda olmasından kaynaklanan varlığının gücü bizi etkiler. İşte çocukluğuna dönelimin mantığıda sanırım bu o kasaları bulup açmak içini boşaltmak.
Ama bazen bu kasalardan kurtulmak istemeyiz, içindekiler unutmak istediklerimiz ama asla unutmak istemediklerimizdir, onları arkada bırakmak ve yeniden başlamak isteyebiliriz ama onlarsızken bizi biz yapan yap-boz parçaları eksiktir. İşte bazen küçük bir duyu, koku, görüntü, ses bizi boşa alır, el frenimizi çeker, motor susar. Beynimizin içine bir yolculuğa çıkarız, bir şeyi arıyor gibiyizdir ama ne olduğunu bilmeyiz, bir anahtarımız ve sonsuz kapımız vardır denemeye başlarız. Hayır burda değil, hayır o zaman değil, hayır o değil ve sonunda doğru kapı açılır, bir an hafifleriz, geçmiş bizi kaplar, nirvana vari bir duruma erişiriz. Hep orda kalmak isteriz ama birkaç saniye sonra tekrar dünyadayızdır :)
İşte beni en çok etkileyen şarkılardan biri Sentenced'ın Nepenthe şarkısı, kendilerinden bu şarkıyı canlı olarak dinleme şansınada erişmiş olmaktanda ayrıca mutluluk duyuyorum :) Bilmiyorum sözler mi , müzik mi, sentenced mı hepsimi ama bu şarkıda beni etkileyen birşey var:)


NEPENTHE
(music: Tenkula & SENTENCED, words: Jarwa)

think about all the good in your life
- it's only temporary
think about all the positive sides in life
- they never last forever

so drink to forget
and drown all your sorrow
bury your dreams
choose mind refinery

all the tears and the fears and the lies and the cries and the...
(nepenthe)
all the tears and the fears and the lies and the cries of the past

when the light of the chosen has died
when the Master is slave to his life

all the tears and the fears and the lies and the cries and the...
(forget)
all the love and the hate and the hate and the hate for you - my love

when the light of chosen has died
it is time to do something right, for once, goddamned!

so drink to forget
and drown all your sorrow
bury your dreams
and choose Catharsis!

all the tears and the fears and the lies and the cries and the...
(revenge)
all the hate in the world is the power to bring you down!

when the light of chosen has died
it is time to pay back for their crimes



note of the depths : Sentenced'da aynı şarkının başındaki duruma uğradı, bütün güzel şeyler gibi oda geçti ve gitti. Grup yanılmıyorsam geçtiğimiz sene "The Funeral Album" albümünün ardından Sentenced'ın sona erdiğini açıkladı. Sanırım zirvedeyken bırakmak sözünün tam karşılığı bu. Gerçekten üzücü ama hayat devam ediyor. Bknz. "Emotional Winter" bir kaç post öncesi :)

Thursday, December 7, 2006

Sıkılmanın Dayanılmaz Sıkıntısı

Standart Bir Gün
Sabah uyandım, biraz yarı uyuyan-yarı uyanık evin içinde dolandıktan sonra, bir değişklik yaparak :D bilgisayarın başına oturdum :) ama bugün bir şeyleri değiştirmek istiyordum. Başta müzikleri değiştirmeye karar verdim. 4000 şarkılık listemin dışında bulunan DVD'lerimi kurcalayarak daha önce varlığından bile haberdar olmadığım bazı şarkılardan haberdar oldum. Örneğin meğer elimde Queen'in albümleri varmış ama haberim yokmuş, hemen bir "show must go on" üstüne "I want it all" çektim. Daha sonra DVD'leri kurcalarken Theatre of Tragedy'leri buldum bi anda eski günlere döndüm, lisede Barkınyus elinde "Velvet Darkness They Fear" albümüylo lo süper bişey buldum sende dinlesene deyişi gözümün önüne geldi. Hey gidi günler, hey! :)
Daha sonra biraz Sentenced dinlemeye karar verdim, tabi ki hayatımın şarkısı "Nepenthe" :) "Think about all the good in your life ;) " :).
Hmm sonra msndeki resmimden de sıkıldığımı farkettim, ve şekil-1a ve şekil-1b deki eserleri ortaya koydum, sanırım bir çeşit çıkış arama duygusuyla yaptığım bir çizim oldu, biraz melankolik biraz umutlu ve birazda genişlemek isteyen.


Bir baktım msnde siyah beyaz güzel durmayacak biraz renklendireyim dedim :D biraz boyadım içlerinide (MS paint'e teşekkürler :)
İşte bu şekil gün geçerken, en sonunda okul saati geldi tekrar "Multi Criteria Decision Making" ismin karizmasına bakmayın bir çeşit lineer cebirin süslüsünden başka bir şey değil, dersin sonuna doğru iyice uyku bastı saatte 21:30'a yaklaşmıştı. Dersin sonuna doğru bir sinemaya gitme olayı gündeme geldi ama baktım kesin uyuya kalıcam, dönüşte çileli olacak fikrimi değiştirdim son anda. Pff gelecek haftada sunumum var Macbeth diye bir yöntem varmış, henüz ne olduğunu bilmiyorum ama yakında göreceğiz.
Sunum demişken eve geldikten sonrada bilimsel makale "paper" aramaya başladım, google'a oraya buraya distributed OS, voting, replication yazarak uzun uğraşlar sonucu uygun birkaç şey bulmayı başardım :) saat 02:00 civarı hocama bulduklarımdan birkaçını yolladım bakalım şansımıza hangisini sunacağım.

Daha Daha
Saat 3:30 oldu ama hala burdayım, bir şeyler yazmak istiyorum ama yazmaya değer birşeyler düşünemiyorum lan "onur van bonn" gaza getirdin beni.
Bakalım bir iki güzel şey düşüneyim :
  • "Yaptıklarımızdan kaynaklanan pişmanlık geçicidir ama yapmakdıklarımızdan duyduğumuz pişmanlık hiçbir zaman geçmez."
En sevdiğim laflardan biri bu sanırım, özellikle kendime baktığımda ne kadar doğru olduğunu görüyor gibiyim, seçimlerimizi ertelemek bazen geçici çözümler oluşturuyor gibi ama nihai sonucu olumsuz bir yöne çekiyor :) evt son kararım bu :) Bazen oto-kontrolü bir kenera bırakmak, gaza gelmek veya gözü karartmak gerekiyor. Bir şeyleri almak için elimizi uzatmamız gerek yoksa hiçbirşey elimize gelmiyor (denedim gördüm :P). Evet play listte "Dream Theater" dan "One Last Time" çalmaya başladı :) gerçekten güzel bir şarkı herkese tavsiye ederim.
Son Daha
Ve sona geldik, gelecek günler ve haftalar biraz sıkışık geçicek gibi bir kaç sunum, sınav, ödev sanırım biraz yorulucam ama yapılmayacak birşey yok ortada. Ama şunu ekleyebilirim şu okulun hiç bir faydası olmadı desek bile zorla yaptırdığı sunumları gayet yararlı görüyorum birde gelecek dönem güzel bir iki ders açarlarsa ooo iyi olacak :)
"Maybe you are not the one you want to be but you can always try to be better. "

Wednesday, December 6, 2006

Ne yazsam ne yazsam


Okul, Ödev, Network, Distributed Operating Systems
Okula gitmenin kötü yanı tekrar karşımda, ama bu sefer daha sert. Ödevler, raporlar, sunumlar ve sınavlar bu sefer çok kalabalık gelecek gibi acaba bu maceranın sonunda kendimi nerede nasıl bulacağım :) Çalışıcaz, ödevlerimizi bir bir yapıcaz, bir sürü yazı okuyacağız, ve sonunda ne olacak. Bir kaç hafta tatilden sonra gelecek dönem bana sınav yapacak, ödev verecek dersleri seçicem. Hayat acayip :) veya ben acayibim :)




Galatasaray:3 - Liverpool:2
Şampiyonlar liginde bütün şansları teptikten sonra bordoya bile yenildikten sonra, eksikleriyle gelen liverpool'u oldukça güzel bi futbolla yenmeyi başardık. Genede lüzumsuz golleri yemeye devam ediyoruz. Keşke şu maçı kaybetseydikte bordoyu zamanında anlından öpseydik ama ölmüşle olmuş değişmez, artık gelecek sezon eski günleri bekliyoruz avrupa tarihini yazmaya kaldığımız yerden devam ederiz. Bu sezonun şampiyonlar liginden bir not daha Levski Soyfa'da fenerbahçenin yakın geçmişte başardığı 0(sıfır) puan almayı başarmış tebrik ediyorum onlarıda ayrıca :)

THE 4400
Yeni bir gün, yeni bir yazı, yine bir yazı :) neler yaptım bu arada 4400'ün bir bölümünü daha izledim. Çok güzel bir dizi değil ama vakit geçirmek için ne yapalım izleyeceğiz. İşte 1940'lı yıllardan beri kaybolan insanlar bir anda tekrar ortaya çıkarlar, hepsinin özel yetenekleri falan var, değişen dünyaya uyum sorunu yaşıyorlar. Amerikalı amcalarda her zamanki gibi bu güçleri kopyalamaya uğraşıyor, büyük felaket falan gelicekmiş kısmetse yakında görürüz :)
(not: cnbc-e'm hala çok kötü çekiyo :(( .)


Sunday, December 3, 2006

Ve bir pazar günü daha-->Battlestar Galactica--Köstebek


Köstebek
Enteresan bir film, biraz uzun ama güzel, güzel...

"Frank Costello: I don't want to be a product of my environment. I want my environment to be a product of me. Years ago we had the church. That was only a way of saying - we had each other. The Knights of Columbus were real head-breakers; true guineas. They took over their piece of the city. Twenty years after an Irishman couldn't get a fucking job, we had the presidency. May rest in peace. That's what the niggers don't realize. If I got one thing against the black chappies, it's this - no one gives it to you. You have to take it."

Battlestar Galactica
Bir pazar günüde sonunda geldi, cylonlar gelsin diye bekledik, sonra cylonlar geldi anten gitti. Baktım insanlık tehlikede kendimi anten yapmak suretiyle, şekilden şekile girerek dizinin bir bölümünü daha izlemeyi başardım. Bilmiyorum Apollo'nun yaptığımı benim yaptığım mı daha zordu ama sabır ve inatla anteni düzelttim ve son bölümü net bir şekilde izledim. Vatana millete hayırlı olsun... Bütün Cylonlara selam, galactica ya başarılar :)