Tuesday, May 8, 2007

Elfler, Dwarflar el ele şampiyonlar ligine, BLIND GUARDIAN



Uzun bir bekleyişti, ama bu süreyi kılıçlarımızı bilemek için, yaylarımızı germek için harcadık, o an için hazırlandık... Hiç bir zaman hazır olamayacağımız An'a hazır olmaya çalıştık. Önce İzmir'i salladılar, sonra Ankara hareketlendi. Ve sonunda istanbulapolise vardılar.

Mekan

Maslak refesh vanue, eski maslak vanue'nun oldukça değiştirilmiş hali Rock the nations da açık hava olan mekanın yanında bulunan dinlenme alanı konser alanına çevrilmiş... Ses düzeni güzeldi, sahne güzel ayarlanmıştı.
Zaman

Malesef organize olamayan milletimin bir organizasyonsuzluğu daha burada cereyan etti saat 19 olan kapı açılış saatinde dakikada 2 kişi alarak gerçekleştiren organizasyon 21 gözüken konser başlangıç saatinde 1000 kişi kuyruktaydı, biraz hızlandırarak biraz konseri geç başlatarak idare etmeyi başardılar.

Ve Konser



Konsept albümleriyle ünlü gruplar genelde konserlerde başarısızdır ancak Blind Guardian mükemmel bir performans ortaya koydu, sesim kısıldı, ayaklarım ağrıdı, boynum ağrıdı demekki iyi eğlenmişim :D

...



Her zaman yapmak istediğimiz ama bir türlü ucundan tutup kendimize çekemediğimiz isteklerimiz vardır... Kimi sabahları bir koşsam ne güzel olur der, kimi kağıttan uçak yapmak ister veya origami öğrenmek... işte bende kaç zamandır maket yapmak istiyordum ama bir türlü kendimi hazır hissetmiyordum ancak sonunda karar verdim ve bir tank maketi aldım, aşağı yukarı bir gecede tamamladım, son zamanlarda bu kadar keyifli bi hafta içi akşamı geçirmemiştim doğrusu, mephisto'dan 10ytl civarında tiger 'ımızın maketi, işte falçata yapıştırıcı derken ilk yatırım maliyeti tabiki biraz fazlaydı, keyfimi azıcık bozan tek şey muhtemelen çin yada tayvanlı işte maketi üreten amcalar talimatları bazı yerlerde yanlış yapmışlar ve bir kaç parça tutarsız bu sebeple Heller markasına karşı dikkatli olucam... sağlıcakla kalın Crimsussisuius

Monday, April 30, 2007

Unutulmayacak bir Nisan ayı, Nisan 2007...

Ortamda bir gariplik vardı, bir terslik... hissediyordum ama isimlendiremiyordum, bu ampulsel hareketmiş meğer beni rahatsız eden, sağdan soldan gelen abuk sabuk haberlerin arasında her an daha çok sıkılıyordum...
Kendin pişir kendin ye tipi bir cumhurbaşkanı seçimi tezgahlamaya başlamazlar mı, insanlarla dalga geçmeside cabası... Adayı açıklamak için erkenmiş zamanı görünce görürmüşüz, gördük evet bizde gördük ama onlar gördüklerini nası atlatacaklar o belli değil işte...
İlk aşama yok saymadır, evet hala bu aşamadalar beyin büyük tramvaları akıl sağlığını korumak için küçük görür, inkar eder yada unutur aynen böyle durumları ama nabızlar 3'e 0,5 nedense.
Cumhuriyet ateşi, laikliğin güneşi tekrar doğdu Ankara'da Tandoğan'da küçük gördüler yada yok saydılar, görmezden geldiler neymiş 70bin kişi katılmış evet 70 bin kişi katıldı 500 binde uzaylı vardı orda ama asıl uzaylı olan meğer onlarmış fransızlar...
Ama işte derste uyumaya alışmış olanlar konudan bişey anlamadılar, cumhurbaşkanlığı için uzlaşma aramak yerine tastikçi noter aradılar, muhalefetle görüşmeden insanlara sormadan, seçmenin %25 oyuyla (40 milyon seçmenin 10 milyon civarı) mecliste 350 küsur adam soktular. Tabi bize vadedilen bundan azdı biz deviz biz deveyiz havalarına girdiler, ama unuttukları önemli noktalar var, mesela:
1- Çekirdek seçmen diyebilecekleri seçmen oranı %5 dir. bilmem neyli görüşün toplam %10 oyu var desek. Patates dinin kurucusu olan zatın partisiyle paylaşırlar 5'er den.
2- unutmamalılar tepki oyu aldıklarını sonuçta tepkili seçmen her an tepkisini yineleyebilir.
3- MHP toparlanmıştır. DYP ve Anapta toparlanmakta ve muhtemelen birleşmektedir. Genç partide ataktadır. Sonuçta deçmenin %60-70 civarı sağa oy verdiğine göre bu partiler meclise girme şansı her an için vardır. Genç parti bu seçimde de zor girer gibi ama daha çok yaklaşacaktır.

GELELİM ANAYASA'YA


Ne kadar sevgili saygılı hükümetimiz başta reddetsede sonradan tekerlemelere başvursada değişmicek olan durum şudur.
İddialarının temeli nedir madde 96 aynen alıyorum "Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz."
Ne kadar güzel, peki hükümetimiz bu cümleyi tekrar edip nasıl oluyorsa cumhurbaşkanını tek başına seçebileceğini düşünüyor bilemiyorum. Her tekrarladıklarında aslında kendilerini çürütüyorlar... "Anayasada Başkaca bir hüküm yoksa"

"Anayasa'da başkaca bir hüküm yoksa"



Peki Madde 102 ne diyor, tekrar aynen alıyorum bütün maddeyi:

" MADDE 102. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağrılır.

Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından otuz gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından on gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine başlanır ve seçime başlama tarihinden itibaren otuz gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk on günü içinde adayların Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi ve kalan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanması gerekir.

En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır, bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir.

Seçilen yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder."

2., 3. ve son paragraflar seçimle ilgili detaylar nereye bakmamız lazım ilk cümleye orda ne diyor : "Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir."

A oda ne Anayasa'da başkaca bir hüküm mü yoksa... İlk cümlenin matematiksel denklemini kuralım gelin beraber.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile" = A;
"gizli oyla"=B;
"Seçilir"=C;

denklemi bir araya getirirsek:
(A+B)xC= Cumhurbaşkanı;
Yani
AC+BC=Cumhurbaşkanı şimdi açılımını okuyalım

"Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile"(A)+Seçilir(C)=Cumhurbaşkanı

"Gizli oy ile"(B)+Seçilir(C)=Cumhurbaşkanı

Yani ister birinci ister bininci tur olsun 2/3 milletvekili iştiraki ve gizli oyu olmayan bir seçimde cumhurbaşkanı seçilemez.

Aksi taksdirde zaten halkın temsilciliğine sahip bir cumhurbaşkanı olmaz. 82 anayasasından beklenmeyen bir incelik ama gerçek...

Bu arada CHP'nin bu durumu farketmesi de beni şaşırttı, Sayın Baykal'ın partiyi yönetme şeklini desteklemesemde karanlığa karşı yegane cephanemiz 6 adet ok'tur.

Diğer konulara daha sonra döneceğim şimdik bu kadar :)
Dip dip not:
İstanbul emniyeti 180bin sayısına nasıl ulaştığını açıklamalıdır. Sadece benim bindiğim otobüste 150 kişi katıldı. Orada En azından 1 milyon insan vardı.

Sunday, April 1, 2007

Nisan 1, Nisan 2, Nisan 3 ....


1 Ay Daha Geçer Böylece...
Oldukça uzun sayılabilecek bir aradan sonra tekrar birkaç kelime yazasım geldi, eski yazılarımıa göre erken bir saatte yazıyorum malum iş güç, eskiden olsa saat 02:00 civarı olurdu, şu an 23:58 ...
Bunca zamanda neler yaptım, çok enteresan birşey olmadı tahmin edilebilecği üzere, işe gidip gelme parantezinde arada taksim, sinema arkadaşlar falan filan. Ayın en ilginç veya kayda değer olayı snaırım bir yaşımın daha bitmesi, başka bir yaşa girmem, ha ne değişti diyecek olursanız. Bilmem şimdilik değişen birşey yok :D
Bu ay neler yaptığıma gelicek olursak öncelikle Warcraft 3 oynamaya başladım tekrar. Dota çeviriyoruz akşamları falan zaman biraz daha hızlı geçiyor, sıkılacak daha az vakit kalıyor ama her şey içinde daha az vakit kalıyor... Şekil 1a da temsili bir resim olarak koydum drow rangerın fan art katagorisindeki bir temsili :) alt taraftaki armalarıda ben ekledim, savaşın 4 tarafını temsil ediyorlar (bilmeyenlere not: sol taraftan başlayınca Orc,Undead,Human ve Elf )
300


Sanırım yılın en önemli filmlerinden biriydi 300, Bilmiyorum hikayeyi bilmeyen kaldımı ama genede tekrar edeyim. Persler sağı solu işgal eder, sonunda sıra yunanistana gelir, nitekim görece küçük şehir devletleriyle dolu bir topraktır. İşte atinalılar, spartalılar, moralılar falan kapışıp dururlar normalde, e tabi yumurta gelince (~120bin pers) bir şekilde bu çatışmalar son bulmalıdır. Ama zaman kazanmak lazımdır, senetodan izinsiz bizim kral 300 kişiyle spartaya çıkan dağ geçidini tutup persleri olabildiğince oyalamaya karar verir. Ki oyalarda. İşte savaşırlar falanda filan (izlemeyenlere pek ipucu vermek istemiyorum). Neyse filmi film olarak ele aldığımızda son yılların görsel ve işitsel anlamda en iyi filmi diyebilirim. Savaş sahneleri gayet iyi, yavaşlatılmış sahneler ve ışıkların kullanımı gayet iyi, bunlar dışında filmin tamamı yeşil perde önünde set içinde çekilmiş durumda. Hikaye olarak ele alırsak ki almamız gerekiyor mu emin değilim, normal bir savaş filminin temel hikayesine sahip düşmanlar var onları ya dövmek ya durdurmak gerek araya aşk, falan filan ekleniyor ve film oluyor. Yönetmenin araya koyduğu enteresan sahneler, ve filmin başındaki anlatım gerçekten etkileyici.
Ancak her büyük filmin ardından yapıldığı gibi filminda "şifresini" !!!! çözmeye çalışanlar dolduda taştı. Matrix'i, yüzüklerin efendisini, south park'ı , tom ve jerry'i , şirinleri nasıl belli ideolojilerin aletiymiş gibi göstermeye çalıştılarsa benzer bir şeyi 300 içinde yaptılar. Neymiş İranlılar barbar gösterilmiş yunanlılar yani batı uygarmış, işte amerika saldırmak için alt yapı hazırlıyormuşmuşmuş, birazda farklı açıdan bakalım
Yunanlılar gerçekten uygar olarak mı gösterildi? uygarlığın ölçüsü nedir, başka bir ülkeden gelen elçileri öldürmek uyarlık mıdır? ayrıca dikkat edilirse farklı etnik yapıların bir arada yaşadığı ülke sparta değil, persler. peki Perslerin neresi barbar açıkçası sadece fiziksel görünüşü barbarlığın ölçüsü yapmak nasıl bir mantık anlamak zor ayrıca yüzüklerin efendisi için savunulan işte esmerler kötü sarışınlar iyi savı pek tutmuş gibi değil sparta kralı gayet kara kaşlı kara gözlü gibi geldi bana, eğer yanlış görmediysem. Ayrıca Persler el bombası benzeri bier şeylerde kullanıyor, ve spartalı amcalar bunu büyü şeklinde açıklıyor burda da bir uygarlık ölçüsü var mı yok mu bilmem.
Birde şu amerika benzetmesine gireyim amerika neymiş spartalılar gibi uygarlığı savunuyormuş,mesela ırakta yaptığı gibi veya iranda yapmayı planladığı söylendiği gibi nasılmış açıkçası anlamadım öncelikle saldıran kim? Amerika saldırıyor, yoksa yanılıyor muyum? Kendini tanrılaştıran veya ilahi güce sahip olduğunu iddia eden kim Persler, unutmayalım Bush bey'de tanrı tarafından seçildiğine dahil birşeyler söylemişti. Yunanlı kralımız inanç açısından bizimkilerin "Allah'sız " katagorisine girmiyor mu? Bushla uzaktan yakından ilgisi yok, Ayrıca son sahne gayet ırak savaşındaki sonuçları vurguluyor diyorum ve 300 defterini kapatıyorum :D

Birazda Sanat ;)
Bu ay çok fazla çalışma yaptım mı açıkçası pek hatırlamıyorum, bir resimler kategorime bakıp bulduklarımı ekliyorum :D İlk resim "Ada" gördüğünüz gibi işte biraz resim tekniğimi dğeiştirdim.
Sevdiğim konular işte deniz gemiler alevler :) adalar arkadaki martılar :D eski yaptıklarıma göre birazda ha uzun sürede resimi bitirmemi sağlayan bir teknikle yaptım. Beğenilerinize :D
Biraz boşluk yapayim :D
Şekiller nedense düzgün yerleşmedi artık kusura bakamayın :D




Bu Resimede çok enteresan nedense "el-el" ismini vemişim :D deneysel çalışmalarımdan biri sade bir güzellik :D enteresan bir şekil aslında güzel afiş olabilir bunlardan. Ama MS paint ile oldukça zor :D biraz arayıp bir iki tool baksam güzel olabilir belki ama görmek lazım önce :D

"Gece Gündüz" valla çok fazla birşey yazamayacağım ne zaman yaptığımı bile tam hatırlamıyorum kesin çok önemli bir mesaj veriyorumdur ama :P hatırlayınca söylerim artık kısmet :D Bunlar dışında bir ara unutmazsam kağıt üzerinede bişeyler çiziktirecem ama çok unutkanım hiçte vakit yok falan filan feşmekal veya nası yazılıyosa işte ondan :P

"kibrit" daha öncede belirttiğim gibi ateşli figürlerin bol olduğu bir ay olmuş gördüğünüz gibi bir kibrit var ne kadar entersan değil mi :D

Sağdaki resmin ismide "fon" have fun diyorum artık uzatmak istemiyorum nediyim yani illa bişeyler mi demem gerekiyor. :D

Bunlar dışında hobi olarak maket işine girmek istiyorum ama şöyle ağzıma layik bir maketle karşılaşamadım basit birşeylerden başlamak mı lazım acaba bakalım zamanla görücez :D değil mi :D

Evet Birde Başka Meseleler,
Özgür Yazılım?!
Son dönemin favori sözü özgür yazılım, temeli eğer yanlış anlamadıysam işte kaynağımızı açalım insanlar baksın geliştirsin, daha iyi hale gelsin, sonra bizim yaptığımıza başkaları baksın geliştirsin onlar daha ileri götürsün şeklinde ilerleyen bir süreç oluşturmak. Felsefe tamam kim böyle bir gelişimin karşısında olabilirki ama evet kocaman bir AMA ticari anlamda "özgür yazılım"'ın mı bedeli (bedelin küçük bir kısmı ücrettir) daha büyük yoksa lisanslı yazılımın mı? bunu düşünmek lazım. İşte kendilerini "özgür yazılımcı" olarak tanımlayan (özgürlüğü enteresan bir şekilde ele alıyorlar bence lisanslı yazılım kullanma özgürlüğümüz yok mu?) kişiler kendilerine karşı fikir beyan edenleri "microsoftçu","bill gatesci" hatta "amerikan uşağı"na varacak şekilde itham altında bırakıyorlar, çok ilginç bir yazılımcı olarak microsoft içinde çalışma fırsatı verilse acaba reddedebilirler mi, bu düşünce akımının başındaki insanlar nedense hep dünya devi şirketlerden değil mi? yanılıyor muyum?.
Temel düşüncemi açıklayayim, temelde yazılımı bir mühendislik olarak ele alıyorum, tabiki klasik bir mühendislik kadar fiziksel dünya üzerinde değil ama temelde mühendisliğin amaçlarının tamamına uyduğunu düşünüyorum var olan teknolojilerden yararlanarak insanların ihtiyaçlarını karşılamak, yani bilimi kullanmak. Bu yüzden temelde yazılımı diğer mühendisliklerden ayrı ele almayı gereksiz buluyorum ve şöyle bir sav sunuyorum "Mersedes veya ferrari motorunun çizimlerini ve diğer aerodinamik detaylarını internete koyuyor mu? veya nokia veya sony cep telefonu veya diğer ekipmanının üretim planını açıklıyor mu, peki onca araştırma, emek ve zaman alan bu çalışmaları açıklaması gerekli mi, kendi geliştirdiği bu çözümleri kendisine saklayıp kar etmesi hakkı değil mi? o zaman ben neden "Hello World" yazdıran programımın kodunu insanlara açayim ki eğer para kazanmak istiyorsam (tekrar belirtiyorum akademik amaçlı çalışmaları ele almıyorum). Tabi buna karşıda söylicekleri hazır işte kendine uygun geliştirebilirsin veya güvenlik, sistemin karmaşıklığına göre kendimize uyarlayabiliriz doğru, ama sistem fazla karmaşıksa yaptığımız değişiklik sistemi bozmaya kadar gidemez mi veya sistemin dökümantasyonu ne kadar doğru, veya güvenlik kaynak kodun açık olması bir yazılımı güvenli mi yapar 10bin 20 bin 100bin satırlık bir kodun açık yada kapalı olması arasındaki fark nedir? Tamam 100bin kişi bakıyor bu koda peki içlerinden kötü niyetli bir kişi çıkamaz mı bu insanların gözlerinden çıkamaz mı? Peki kodun kapalı olması onun kötü niyetli olduğunun mu işaretidir. Açıkçası işlemcimizin gerçekten düşündüğümüz gibi çalıştığına emin miyiz kötü niyetli olmasın hemen birer elektron mikroskobu bulup transistörleri tek tek inceleyelim. Ve Şahsen en önemli noktaya gelicek olursam söz konusu "özgür yazılım" için gerektiğinde bir sorumlu bulunabiliecek mi? olası bir olumsuzlukta zararımızı karşılayacaklar mı, veya garanti süresi var mı? şikayetimizi kime bildiricez o kodu geliştirin 100bin kişiden sorumlu kim? Sorumlusu bulunmayan bir ürünü kullanır mıyız? Abi 10 bin kişi birleştik herkes bi vida taktı araba yaptık buyur bin deseler o arabaya biner misiniz? veya o televizyonu buz dolabını alırmısınız?
Biraz Müzik
Bu ay Morrissey falan dinledim oldukça güzel keyifle dinleniyor alternatif diye bilirim, tavsiye ederim :)
Eurovizyonda yaklaşıyor kenan doğulu bu sene ne yapar derseniz ilk 5 olabilir derim genel olarak çok sıra dışı bir yarışma beklemiyorum, örneğin bir Lordi yok malesef, bunların dışında bu sene İzlanda ve Çek Cumhuriyeti'nin parçaları ilgi çekici sanırım çeklerin ilk yarışması olacak hep beraber oy atalım :D ben atıcam valla 2-3 tane :D
Avrupa Kupası Elemeleri
Avrupa kupası elemelerinde yunanistanı yendik, ardından norveçle berebare kaldık. Açıkçası iki maçıda fazla izleyemedim sondan başlıcak olursam norveçin yediği goller gayet komik :) yunanistaninkilerde benzer şanslı birkaç hafta geçirdik andak iddaa da okadar şanslı değildim ingiltere, almanya ve finlandiya sağ olsun -5ytl durumuna geçtik artık ilerde olumlu yönede döneriz umarım :D
Bu Ay Neler Yapsam
Öncelikle kitap okumak istiyorum artık, birikti kitaplar, daha sonra önceki dönemde yazdığım ama daha uygulamaya geçiremediğim konular var onlar üzerine yoğunlaştıracağım :D Battlestar Gallactica izlemeye devam edeceğim,...

İşte böyle zaman geçiyor :D
Dip Notlar:
-- Yazarken atlamışım ben 300 ü sevdim mi :D güzel bir filmdi sevdim sayılır , niçin sevdim değil kısaca söylemem gerekirse filmin fragmanı çooook fazla iyiydi, belki gelmiş geçmiş en iyi film fragmanıydı e fragman böyle olunca insan çok şey bekliyor, çıta yükseliyor :D
-- Ayağımda hala nasır var (Aslında ne yazıcağımı unuttum ve silmeye üşendim :D)
-- Havalar ısınsın artık. (İsyanın yaradana modu = 1)
-- Gima endilere AAA pil istiyorum :)

Görüşmek üzere :D

Wednesday, March 7, 2007

OMG... mart olmuş geçiyor ay olmuş yazmayalı

TEKRAR BAŞLAMANIN ZAMANIDIR...

Uzunca bir aradan sonra tekrar birşeyler yazmaya karar verdim. Bunca zamanda bir sürü şey oldu :) mesela işe gittim geldim, gittim geldim, gittim geldim :) ayrıca Sybase eğitimimide yarın bitiriyorum... Kendimi çok eğitilmiş hissediyorum :D Şubatın sonlarıdan doğru ankaradan misafirlerim geldi Barkunus Arakus ve bölümden bir arkadaşı, taksimin arka sokaklarda :P dolandık durduk yeni yeni mekanlar aradık, bulduk. Eski mekanları gözden geçirdik.( Caravan rulezzzz. çiçek pasajının yanından girince ilk solda terasın alt bölümünde ) Hmm aklımda en çok kalan Ferdane isimli bir mekan oldu, fiyatlar ekonomik, müzik dinlendirici (brit rock, pop ) fazla gürültülü değil, sakin hoş kısacası bir dahaki sefere ne zaman giderim görücez bakalım :D Bunlar dışında geçen hafta sonuna kadarda pek bişey yapmadım geçen haftada taksimde yenimeleğin yanında ki bir mekana gittik orasıda iyiydi, sonra irish pub'da takıldık, valla biraz pahalıydı açıkçası :D ama geyik iyiydi. :) 24 şubatta açtığımız doğum günü sezonu tüm hızıyla devam ediyor şu ana kadar ki 8'i olmuş ayın 7 civarı doğum günü geçti halada geçiyor, bu sene pek hediye alamadım artık kusura bakmayın millet seneye iki senelik alırım artık ne yapalım :(
Resimlerden de görmüş olabileceğiniz gibi sanatsal anlamda da pek üretken bir dönemde değilim :) Kardeşimde hala sanatımı şeyettiremedi enson 2. şekilde gördüğünüz gibi msn resminin tıpkısıdır :) noter onaylı örneği resmen :D
:) saçlar aynı burun aynı ağız göz kulak hep aynı (gerçi kulak çizmemişim ama çizsem kesin aynı olurdu =) arka fonda tamamen aynı :D
En son ve bu aralar yaptığım 3. eser "3dünya" isimli bir çalışma değişik olmuş fena değil fena değil :D

Bunlar dışında maket yapmak istiyorum bu aralar , resim yapmak istiyorum, geç yatıp geç kalkmak istiyorum :D kredi kartım gelsin istiyorum :D istanbulda trafik olmasın istiyorum, daha çok eğitim istiyorum :D
İşte de ilk işlerimi yaptım, ilk işim 0'dan bir ekran olduğu için tam 12 hata döndü, çoğu kolaylıkla aşılabilecek hatalardı aştık :) görece zor olan ve henüz uzak olduğum konularda grup arkadaşlarım sayesinde düzeldi, tabi birkaç hata daha döndü ama şu eğitimden sonra onlarıda halledip bu sayfayıda kaparız artık :D
Başka başka lig zaten sapıttı iyice artık takip etmiyorum son hafta bakarız GS şampiyon mu değil mi :D
***Ayrıca blog için güzel planlarım var, çeşitli attraksiyonlar düşünüyorum ha ha ha hain planlarımı bekleyin sık sık uğrayın :D (reklam da mı alsam ki =)
Sonra "HIM" kasıyorum bir kaç gündür bakalım bu hafta kaç him çıkacak, aşağı yukarı 120-130 HIM dinlemiş olmam gerekiyor bu akşam itibariyle :P
Başka buraya yazabileceğim birşey var mı acaba, evet burası internet olmasa belki üç beş şey daha yazardım ama şimdi ipini koparan okuyacak, bunun kasabı var masabı var :) tehlikeli olabilir :P bunu yazmak bile tehlikeli :)
Yeni bulduğum bir kaç otobüs hattı 16A maltepe-üsküdar e5 üzerinden bostancıdan 20-30dk da üsküdarda oluyor Bostancı'dan. Tam işaatın başladığı yer son durak üsküdarda. Diğer bulduğum hat 123U Uğur Mumcu Mah-cevizli gibi bir güzergah'ı var benimle ilgili kısmı Bostancı'dan geçiyor kozyatağından 2. köprü istikametine giriyor. Levent'e kadar giriyor. Yanılmıyorsam büyükdere caddesinden geçiyor işte kanyon, metro citynin önünden yolu biraz uzun ama basıp gidiyor en kötü yanı 30dk beklemek gerekiyor binebilmek için :D sabreden derviş 2. köprüden geçermiş :D
İki blog girişi arasında ki en iyi espiri :
A kişisi üsküdara ilk defa geliyodur, B kişisinin evine gidecektir. A kişisi üsküdar son durakta iner etrafa bakar 3 binadan 2 si cami :) telefon eder ve yol sorar B kişisine :D
A- selam abi naber ben geldim.
B- Nerdesin şimdi çeşmenin oraya gelsene
A- Abi cami falan var burda :):)!!!!
B- Oha heryer cami len burda (Burda C kişisi A kişisinin yanındadır aa evin yanına mı gelmiş der, ama her yer cami işte :D)
A-hahaha görüyorum :D
sonunda A kişisi çeşmeyi bulur, B kişisi C yi A yı alıp eve getirmeye yollar. :D
Evin mekan iyi baya :D sahile yakın ulaşım rahat Cami'ye 0(sıfır) :D arka tarafata bir adette türbe var sanırım :D pek bir spirutual ortam :D
Ama genede ev iyi modeminde firm ware update'i olmuş sağlam olmuştur iyi iyi :D
Neyse yeter bukadar, yukarıda ki *** kısmı unutmayın çok yakında yeniliklerle karşınıza çıkabilirim :D sevgiler saygılar, eğitim hepimiz için :D eğitim için eğitim. :D

Sunday, January 28, 2007

Ocağın sonları

Girecek Yeni Bir Yol
Yıl olmuş 2007, ocak olmuş bir kaç gün sonra şubat sonra mart, zaman durmiyir hemşerim :) 1 şubat saat 8:30 itibari ile çalışma hayatına başlayacağım hayırlısıyla vatana ve millete hayırlı olmasını temenni ediyorum :D
Paint içindeki sanatsal faaliyetlerimi devam ettiriyorum, :):) çevredende olumlu mesajlar alıyorum :) bakalım çalışmaları sürdüreceğim, bitirdiğimde mutlu olduğum eserleride yayınlamaya devam edeceğim :D kardeşimin bu ne sorularınada cevap vermemeye devam edeceğim ( o resim sanat düşmanı kardeşim, resiim kasaplığa benzemez sanatkarlık sen sınavına çalış bakayim).

İlk resmin ismi "Kıyıdakiler" oldukça zor bir çalışmaydı. Özellikle ilk halinden sonra balıkları bir kaç defa düzeltmem gerekti hoş bi resim oldu ama :)
Şimdi tekrar bakıyorum ve enteresan bişeyler yaptığımı görüyorum :P güzel olmuş takdir ediyorum kendimi :D
.

İkinci resimin adı "Parçalar" çok fazla açıklamaya gerek yok sanırım :D kuşlar bu arada cidden akbabaya benzemiş ama unutmamak lazım onlar kuş değil resim :D bir çeşit halka fil olayı :D
Şekil 1-a'da gördüğünüz gibi parçalar küçük ama resim oluşturabiliyorlar, (resimde küçük çaktırmayın) tuğla bina misali tabi önemli olan temelin sağlam olması :) ikinci resmide koyunca burası iyice sanat galarisi havasına bürünmeye başladı :D böylece bir misyonda üstlenmiş oldum vay canına :D

Bu haftaki üçüncü resmim "Gün" haftanın en sevilen resmi buydu sanırım benimde "kıyıdakiler" 'le birlikte en çok sevdiğim resim buydu.
Sanırım bu kadar etkili olmasında sadelik ve basitlik oldukça önemli faktörler ve tabiki yorumada çok açık :D buyrun yorumlayın :) afiyet olsun...
.

Son resim "Özgür kuş" :) diğer resimlere göre daha hızlı yaptığım bir resimdi kuşumuzun kanatları oldukça yorucuydu :)
Bunlar dışında bir resme başlarken düşündüklerimle resmin son halinde düşündüklerim arasındaki fark beni oldukça düşündürdü :P alınan yol insanı değiştiriyor ve bu resme yansıyor. :)
Evet bu haftalık sergimiz bu şekilde cereyan ediyor :D pastel renkler oldukça ağırlıklı paintte daha çok renk istiyorum tabi benim için ne değişr bilmiyorum :D:D:D
Hafta başında Uşak'ta olduğum için fazla müzikte dinleyemedim haftanın en çok dinlediğim şarkısı U2'nun "Sunday Bloody Sunday" şarkısı olmuş. Bu şarkıyı bulmamda "Bloody Sunday" filmini izlememle alakalı oldu zaten.
Son dönem izlediğim en iyi filmlerden biriydi hiç kuşkusuz enteresan kurgusu, kusursuz çekimler, olaylar arası bağlantılar gerçekten güzeldi.
"Bloody Sunday" mutlaka izlenmesi gereken bir film. İyi niyetli insanların gösterdiği iyi niyetli çabanın kötü niyetli insanların müdahalesiyle pek iyi niyetli olmayan insanları güçlendirmesiyle ilgili güzel bir saptama :)
Filmi izleyen çok kişi olduğunu düşünmediğim için daha fazla ayrıntı vermiyorum :D izleyin muhtemelen sevicek ama mutlaka takdir edeceksiniz :D
Bunlar dışında cnbc-e'de dizi seanslarım devam ediyor. Değişiklik olarak artık "six feet under" ve "southpark"'ı izliyorum :)
Aslında "six feet under"'ı hala anlama ve alışma aşamasındayım. Az kaldı yakında anlayıp yorum yapabilecek aşamayada gelicem inşallah :D

.
Malesef bu blog girişini biraz olumsuz bir şekilde bitiricek sevdiğim, ve özellikle saydığım ender politikacılarda İsmail Cem'i kaybettik. Gerçekten üzüldüm. Kendisine oy bile atmıştım seçimlerde seçilemeyeceğini bile bile attım o garip seçimlerde, birilerinin kazanıcağına diğerlerine atılan oyların boşa olacağına inandırıldığımız seçimlerde. Kendisi Türkiye'ye çok faydalı olabilecekken çeşitli sebeplerden dolayı gereğinin 10'da birini yapamamış, katkı sağlaması engellenmiş bir politikacıydı. Umarım unutulmaz, ve birilerine örnek olur ama sanmam biz ya beline silah bağlayanı yada ağzını bozmadan cümle kuramayanları örnek alıyoruz insanı örnek almak olmaz.(Yanılmıyorsam Uğur Mumcu'nun ölüm yıl dönümünde aramızdan ayrıldı Uğur Mumcu suikastinide hala hatırlıyorum)
Bu ayın bitmesi Türkiye açısından hayırlı olacak sanırım Ermeni asıllı gazeteci-yazar Hrant Dink'te garip bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. Çok mu severdim hayır, takip edermiydim ona da hayır ama bir bakıma artık bu gazeteci-yazar suikastleri Türkiye için biraz falza olmaya başlamadımı Ermeni asıllı olması vurgulansada hedef olmasını sağlayan yazar olmasıydı. Suikastin ardından kalabalıklar hem gazetesinin önünde hemde cenazede gözüktüler. İlk gün gazete önünde saçma sapan pankartlarda vardı abuk sabuk gruplardan ama çok ses çıkarmadılar, cenazeyede teröristler sahip çıkmaya çalışsada pek etkin olmadılar. Bir grup "Hepimiz Hrant Dinkiz" ve "Hepimiz ermeniyiz" yazılarına aşırı tepki verdi. Açıkçası doslar alışverişte görsün tipi bir tepkiydi bence. "Hepimiz Hrant Drnk'iz" sözüne biz mehmediz şeklinde yaklaştı , basit bir cinayet tepkisini algılayamadıkları fikrindeyim. Eş değeri kara murat benim hayır benim şeklinde de gösterilebilir. "Hepimiz Ermeniyiz" lafını inceleyince daha ilginç yerlere varabilir. Bu hafta bikaç defa kullandığım ifadeyle hiç birimiz "ötüken hava yollarıyla" türkiyeye varmadık. Orta asyadan çıkışların başlaması milahtan önceden başlar ve son 1500 yılda oldukça youğunlaşır. Basit oran orantı kanunlarıyla yol üstündeki bütün halklarla karışmış olduğumuz görülebilir :) bence Türk olmanın özelliğide bizi ne doğulu ne batılı olmaya iten gerçek güçte bu. Bence Türklerde kimlerin geni vardır çok yanlış bir soru doğru soru Türklerde kimlerin geni yoktur. Sanırım Haiti yerlileriyle zimbavbeliler dışında bu dünyada herkes bizden :) ve biz onlardanız. İşte tam bu yüzden onlar ne yapabiliyorsa bizde yapabiliriz, düşünme tarzımız dışında çok büyük bir farkımız yok:)
Sağlıcakla kalın. Kendinize iyi bakın çok yakında görüşeceğimiz fikrindeyim :D

Tuesday, January 16, 2007

I am back...


Omg bişey yazmayalı 1 ayı geçmiş, neler oldu bu arada hmm sınav mınav oo tabi yılbaşı ve bayram geçti, iş dünyasında ilerleme kaydettim :P bu konuya ilerleye günlerde değinirim. Başka ne oldu nip/tuck'ın sezon finali oldu gerildim bayaaaaa :)
Carver'ın kim olduğunuda öğrenmiş olduk, tabi bunun bedeli olarak pazar gecesi rüyamda neşterler uçuşuyodu(yok bu kısmını abartıyorum).
Ayrıca cnbc-e'yi x-files,battlestar galactica, nip/tuck ve southpark'ı pazar akşamı 21:00'dan itibaren verdiği için kınıyorum. Uykusuz pazartesilerimin sorumlusu ilan ediyorum. :)
Bu arada Battlestar galactica'da ikinci sezon heyecan içinde devam ediyor :)
Başka neler yaptım evt gene cnbc-e'de "10 things I hate about you"'yu izledim eğlenceli bir filmdi herkese tavsiye ederim. :)
Filmlere devam edelim,hmm evt uzun zaman önce izlemek istediğm ancak izleyemediğim 2 filmi izleme fırsatına sahip oldum VCD olsada film filmdir, ilk olarak Serenity'i izledim, gerçekten sürükleyici ve eğlenceli bir film, lüzumsuz bir kaç aksiyon sahnesi dışında bilimkurgu filmleri adına güzel bir örnek.
İzlediğim diğer film the Immortel (Ad Vitam) enteresan bir kurgu, garip bir hikaye arada biraz kopukluklar ama genede filmi sevdim arada kopuk şeyler iyi gidiyo :)
"Horus: You believe in God?
Nikopol: I don't even have that to fall back on.
Horus: I suggest you believe in me, Nikopol.
Nikopol: Do I have a choice?
Horus: I am afraid not." :)
Hala google'ı okuyorum en azından kağıt üstünde :) daha çok TQM okudum aslında, daha sonra distributed operating system kitabı tanenbaum amcanın başka bişeyler daha okudum ama şu an hatırlamıyorum :)
Idefix'ten bir 25 ytl'lik hjediye çeki daha kazandım :) sanırım yemeksepeti.com'u biraz fazla kullanıyorum :D ama hayatta kalmak önemli :) tanrı yemeksepeti.com'u korusun :) serverları teklemesin. ve Amin.
Başka başka kotamı tekrar aşmayı başardım sayılır 2.9GB'tayım. Sanırım Macbeth dokundu kotama :P
Evt MACBETH demişken hayatımdan 3 gün yedi Multi Criteria Dicision Making konusundaki MACBETH'in algoritmasını bulmak. En sonunda 45 sayfalık bir paperın 35. sayfasında algortimayı bularak görevi tamamladım meğer aşırı basitmiş.

Diğer Macbeth ise bir İtalyan gothic/doom metal grubu, uzun zamandır elimde olan "Romantic Tragedy's Crescendo" albümünden beri müzikleri oldukça değişmiş. Özellikle son albümleri "Malea Artes" ile doom kısmını tamamen bırakmış gibiler. Vokaller tamamen temiz seslere teslim olmuş :) Hmm eskiden daha vurucu bi müzikleri vardı ama kendileri bilirler. Önemli olan müziği yapanın sanatını icra ederken hissettikleri bizim söylediklerimiz ancak bizi bağlar :D
Müzik açısından The Gathering'e biraz daha yaklaşmaya çalışıyorum ama bir sürü albümleri var, bu yüzden çok yavaş oluyor yaklaşımım :D
Emule'un dönüşüyle kotamın doluşu nedense exponensiyel bir artışa gitti. Hayırlısı :) the gathering'n "Sleepy Buildings", "Accessories" gibi yakın dönem albümlerine ağırlık veriyorum ve "Home" albümüne yakın bir zamanda konserlerini bekliyorum 2 yada 3. kez ertelenmesine rağmen umudumuzu kaybetmeye gerek yok (en azından şimdilik :) )
Bunların dışında sanatımı icra etmeye devam ediyorum :P
Şekil-1a'da gördüğünüz sergilemeye değer bulduğum son yapıtım biraz izlenimci, çok azda cubic galiba ama emin değilim :D
önemli olan gerçekten sevdim bu resmi :) belki yakında yağlı boyaya falan geçerim bakalım zaman ne göstericek :) bu arada eserin adı "freeforall" neden derseniz bilmiyorum içimden öyle geldi :) unutmadan bill amcayı microsoft windows'a paint'i koyduğu için tekrar teşekkür ediyorum o olmasa başaramazdım :D gerçekten çok yetenekli bir program :D tekrar gözlerinden öpüyorum :D
Bu arada gelir vergisi de amma çokmuş insanın geliri olmayınca farkedemiyor :D %30 civarı direk kanatlanacak paranın vay be puff. :) Başka enteresan bişey yaptım mı? Uzun bir aradan sonra mandalina aldım henüz yiyemedim ama olsun :D masada duruyor. Çöplerin %70'ini çıkardım insanlar korkmasın diye tamamını çıkaramıyorum :D bulaşık makinesinde sakin sakin duran bir çay bardağı (evde bardak kalmayınca çay bardaklarını kullanıyorum kola içmek hiç verimli değil) kendisini yere atmak suretiyle intihar etti, elektrik süpürgesiyle olaya müdahale etmek zorunda kaldım :)
Bunların dışında Last.fm'de "europeans against the world" grubunun cities treadine izmir fotoğrafları koydum, gerçekten istediğim gibi fotolar bulmakta zorlandım ama genede güzel bi karışım yaptığım fikrindeyim :) pek ilgi görmediler ama doğu avrupa şehirleri daha fazla ilgi görüyor şimdilik.
Sanırım şimdik bu kadar yeter, ne diyorsunuz :D yetsin yetsin :) söz bidaha bu kadar ara vermeyeceğim :D şimdilik elvada :P
Sibar Kaan MANGA

Friday, December 15, 2006

Zaman akmaya devam ediyor


Hayat Sıkıcı
Bu aralar sanırım en çok sarf ettiğim söz bu "hayat sıkıcı", tmm kabul sıkıcı ama o zaman daha az sıkıcı yapmakta bizim elimizde olmalı değil mi? :) Ben ne yapıyorum daha az sıkıcı olması için www.yemeksepeti.com'dan kazandığım "Memoirs of a Geisha" film müziğimi yollayıp yollamadıklarını sordum, yollandığını hatta apartman görevlisi tarafından alındığını ilettiler. Bende bina içinde küçük bir yürüyüş ile cd'me kavuştum :) albümü 1 defa dinledim güzel bir ilk izlenim edindim bakalım ileride neler düşüneceğim.
Bunun dışında idefix'ten de 25 ytl indirim kazanmıştım. O hakkımıda kullandım, bir sürü bir sürü (5 adet) garip! değişik! yararlı olabilecek (mi acaba?) kitap siparişi verdim. CEO olma yolları, proje yönetimi, gibi kariyer ve kişilik geliştirme kitapları sipariş ettim. Okudukça yorumlarımı sizlere yani hiç olduğunu zannetmediğim okuyucularıma sunacağım :D


Google'ın Büyülü Öyküsü
Google'ın hikayesini 4-5 ay önce almayın düşünmüş almamış daha sonra aramış ama bulamamıştım en sonunda cnbce bussiness dergisinin hediyesi olarak almayı başardım. Ve okumaya başladım ...
Kitap oldukça ilginç bazı teknik detaylara da girerek oldukça değerli bilgiler veriyor. Bir çok bölümünde gerçekten çok önemli noktalara değiniyor ve bu noktaları açıklıyor. Henüz tamamını okumamış olsamda gerçekten çok değerli bir eser olduğunu anlamaya yetecek kadar okuduğumu düşünüyorum ancak tek bir şikayetim var ....
Evet tek şikayetim var ve bu güne kadar böylesine şikayet etmemiştim benzer durumlarla ilgili ama bu sefer gerçekten durum çok vahim. Mesele çevirisi :( malesef bu kadar değerli bir eser sanki bilerek ve isteyerek, biz anlamayalım, veya sadece Türkçe'ye çevrilmiş gözüksün diye çevrilmiş, ingilizceden çevirisi 3. sınıf çeviri ders kitapları gibi her paragrafta ya bu kadar olmaz, acaba bu kelimeyle neyi kastetmiş, bu cümlemi bişey ifade etmiyor yoksa bende mi sorun var şeklinde sorular gündeme geliyor. (kafada soru işareti bırakan kitaplar listemde 1 numara oldu) Terimleri çeviriken sağa sola köşeye parantez içine, dip nota orjinallerini yazmayı hiç bir şekilde akıl etmemişler.(3. bölüme kadar böcek olarak çevrilen şeyin bu bölümde parantez içinde böcek veya örümcek denmesi oldukça garip) teknik terimler anlaşılmaz kelime öbekleri halinde ama bu bile kitabın ana fikirlerini kavramaya uzak değil.
Umarım kitabı kısa zamanda okuyup bütünü hakkındaki görüşlerimide iletirim. Şimdilik bu kadar esenlikler sizlerle olsun. :)

not: Bilmiyorum önceki yazılarda belirtmiş miydim kayıp kitabım "frenkenstein" (daha önce 3 defa bakmama rağmen) annem tarafından yatağın altında bulundu :) mutlu oldum :D